Aspirinin bitki üzerindeki etkileri; Halk arasında dolaşan bazı botanik mitleri vardır. Bunları çoğu zaman mesleği ziraat ile alakası olmayan insanlardan, sosyal medya gruplarında görebilirsiniz.
En yaygın mitlerin başında ise yumurta kabuğunu toprağa vermek, kireç tozu kullanmak, soğan suyunu bitkinin dibine dökmek ve aspirin gelmektedir.
Bu bilgiler kimi zaman doğru, çoğu zaman ise yanlış olur. Bugün bu uygulamalardan biri olan aspirini yani salisilik asidi ele alacağız.
Salisilik asidin kelime anlamı Latince söğüt anlamına gelen ‘Salix‘ kelimesinden gelmektedir. Milattan önce dördüncü yüzyılda söğüt ağacının yaprakları ve kabuğu Hipokrat tarafından ağrı kesici ve iyileştirici özelliği olduğu için insanlara önerilmekteydi, tahmin edersiniz ki bu söğütte bolca bulunan salisilik asitten kaynaklanıyor. Söğüt kabuğu iyi bilinen bir halk ilacı olmasına rağmen, tıbbi etkileri ilk olarak 1700’lerin ortalarında Reverend Edward Stone tarafından incelenmiştir.
1828’de ise Johann Buchner, söğüt kabuğundaki aktif bileşeni saflaştırdı ve salisin olarak adlandırdı.
Bitkiler omurgalı hayvanlarda bulunan bağışıklık sistemine sahip değildirler. Omurgalıların dolaşım sisteminde bulunan bağışıklık hücrelerinden yoksun olsalar da patojen kolonizasyonunu tespit eden ve sınırlayan doğal bir bağışıklık sistemine sahiptirler.
Bitkiler direkt olarak patojeni etkisiz hale getirerek değil de kendilerini savunma durumuna geçirerek bir bağışıklık sistemi oluştururlar.
Nekrotik olarak hasar almış bir bitki, bitki sağlığını tehdit eden kısımlarında Aşırı duyarlılık reaksiyonu (HR) adını verdiğimiz bir alan oluşturur. Bununla birlikte savunmayla alakalı genler uyarılır. Bu gen ürünleri ile birlikte hücre çeperi polimeri, lignin, süberin, fenil propanoidler ve fitoaleksinler sentezlenir.
Ayrıca bu aşırı duyarlılık reaksiyonu süresince patojen ilişkili (PR) proteinlerinin birçok grubu da uyarılır.
Patojenlere karşı R-geni aracılığı ile savunma oluşturabilmektedirler. Şimdiye kadar çok sayıda R-geni karakterize edilmiş ve bu genler modern ıslah yöntemleri (dayanıklılık genlerinin klonlanması ve karakterizasyonu, genetik transformasyon) kullanarak daha dirençli bitki elde şansı doğmuş ve pestisit kullanımına iyi bir alternatif olmuştur. Bu nedenle hem ekonomik hem de daha sağlıklı metodlar geliştirilmiştir.
Salisilik asidin bitkilerin bağışıklık sistemini devreye sokmak için sinyal rolü tütün ve salatalıkta yapılan çalışmaların sonucunda bitkilerin sistemik kazanılmış direnç (SAR) gelişmeden önce SA düzeylerinde yükselme tespit edilmesiyle 1990 yılında yapılan çalışmalarda keşfedilmiştir (1).
Salisilik asit, çevresel strese dayanmak için hücrenin uyarıcısı veya ileticisi olarak işlev görür. Kuraklık, soğukluk, ısı, ağır elementlerin stresi ve benzeri koşullar ,amonyak gerginliği ve ayrıca bitkinin tuz (özellikle NaCl) stresine dayanma kabiliyetini artırır (2).
Salisilik asidin büyüme ve stres koşullarıyla alakalı ilk çalışma 1974 yılında yapılmıştır.
Pamuk üzerinde yapılan bu deneyde, salisilik asit uygulanan pamukların veriminin arttığı gözlemlenmiştir (3)
Thymus vulgaris, Rosmarinus officinalis ve Brassica juncea gibi farklı bitki türlerinde de deneyler sonucunda salisilik asit uygulamasının stres koşulları ve verimlilik üzerinde etkisi olduğu ispatlanmıştır (4, 5, 6).
Bir fenolik olması haricinde salisilik asidin lignin ve pigment biyosentezi, alelopati ve abiyotik ve biyotik streslere yanıtların düzenlenmesi dahil olmak üzere birçok önemli süreçte rol oynadığı gösterilmiştir (7).
Aspirinin bitki üzerindeki etkileri: Salisilik asit bitkide aktif veya pasif formda bulunabilir
Salisilik asidin bitkide depo formu olan asit beta glukozit (SAG) beta-glukodaz enzimi tarafından aktif forma katalize edilir ve salisilik asit serbest forma dönüşür. Bitkinin SA taşımak için en uygun formunun SAG olduğu düşünülmektedir çünkü SAG hem daha hızlı çözünebilir hem de daha az toksiktir.
Sinyal iletimi sonucunda ;
-Hücre duvarı kuvvetlenir
-Etilen miktarı artar
-PR genlerinin harekete geçmesi sağlanır.
Salisilik asit ve PR proteinleri arasındaki ilişki tütün mozaik virüsü (TMW) ile yapılan çalışmalarda ortaya konulmuştur.
TMW’ye karşı aşırı duyarlılık tepkisi veren tütünün bu süreçte 9 sınıf proteinin m-rna’sının uyarıldığı ve sistemik kazanılmış direnç (SAR) elde ettiği gözlemlenmiştir.
Dahası ise aynı gelişmeler bitkiye TMW ile enfekte etmeksizin sadece bitkiye dışarıdan salisilik asit uygulamak suretiyle de aynı sonuca varıldığı gözlemlenmiştir (8).
Ayrıca bitkide herhangi bir tehdit meydana geldiğinde salisilik asidin SAG formundan katalize olup o bölgede serbest salisilik asit seviyesinin arttığı ispatlanmıştır.
Bütün bunlara ek olarak patojene karşı bitkisel direnç oluşturmak adına aktif oksijen radikalleri (AOS) oluşturulmakta ve bitkinin nekrotik bölgesinde geçici olarak hidrojen peroksit meydana gelmektedir. Hidrojen peroksidin üretilmesi ile birlikte nekrotik bölgede hücre çeperini güçlenmesi, fungus faaliyetlerin minimize edilmesi, patojen etmenin yayılmasını önlemek gibi olaylar meydana gelir. Salisilik asidin bir diğer görevi ise hidrojen peroksidi yıkan enzim katalazını bağlamak ve hidrojen peroksidin üretilmesini sürdürmektir.
Bütün bu bilgiler ışığında şu sonuca varabiliriz ki, salisilik asit yani aspirin uygulamaları bitkinin üzerinde hem biyotik ve abiyotik stres koşullarına dayanıklılık hem de verimlilik açısından etkili bir yöntemdir.
Kaynaklar
1.Malamy J, Carr JP, Klessig DF, Raskin I. Salicylic acid: a likely endogenous signal in the resistance response of tobacco to viral infection. Science. 1990;250:1002–4
Métraux JP, Signer H, Ryals J, Ward E, Wyss-Benz M, Gaudin J, Raschdorf K, Schmid E, Blum W, Inverardi B. Increase in salicylic acid at the onset of systemic acquired resistance in cucumber. Science. 1990;250:1004–6.
2.Simaei M, Khavari-Nejad RA,Bernard F. Exogenous application of salicylic acid and nitric oxide on the ionic contents and enzymatic activities in NaCl-stressed soybean plants.American Journal of Plant Sciences.2012;3:1495-1503
3.Al-Rawi ANT, Al-Ani MH,Al-Saad TM. Response of cotton Gossypium hirsutum L. for different irrigation periods and salicylic acid. Anbar Journal of Agricultural Sciences.
2014;12(2):283. The Republic of Iraq
4-Najafian S, Khoshkhui M, Vahid T. Effect of salicylic acid andsalinity in rosemary (Rosmarinus officinalis L.): Investigation on changes in gas exchange, water relations, and membrane stabilization. Advances in Environmental Biology. 2009;3(3):322-328. Iran
5-Najafian S, Khoshkhui M,Tavallali V, Saharkhiz MJ. Effect ofsalicylic acid and salinity in thyme (Thymus vulgaris L.): Investigationon changes in gas exchange, waterrelations, and membrane stabilization and biomass accumulation. Australian Journal of Basic and Applied Sciences.2009;3(3):2620-2626
6-Dugogi EH, Mahdi NK,Matroud SAK. Response of Indianmustard (Brassica juncea L.) to thedistance of planting and sprayingwith salicylic acid and their effect on growth, seed yield and hard oil. In: Second Scientific Conference of the Faculty of Agriculture, University of Karbala; 2012. pp. 173-181. The Republic of Iraq
7-Métraux JP, Raskin I. Role of phenolics in plant disease resistance. In: Chet I, editor. Biotechnology in plant disease control. New York: Wiley; 1993. p. 191–209
8-Raskin, I.,1995. Salicylic Acid. In: Plant Hormones, Physiology, Biochemistry and Molecular Biology. Davies (ed.), Kluwer Acad. Pub., London., 188-205 p.